21. Yüzyıl ve hayatımıza kattığı değişimleri sayarken yorulabiliriz. Seksenler, doksanlar gibi televizyon dizilerinden de gözlemliyorsunuzdur. Bazı sahnelerde evet gerçekten eskiden böyleydi, nasılda değişmiş fark bile edememişiz diyoruz. Gece on ikide televizyonların kapandığı bir çocukluktan, internet ve üç boyutlu ekranlar çağına anlamadan geçmişiz. Bizim için yeni defterler ve okul kitapları mutluluk kaynağı iken günümüz çocukları tabletleri veya cep telefonlarını getirip bana oyun aç diyorlar. Kasetçilerin döneminden bir tıkla banka işlemlerinin bile yapılabildiği bir döneme yelken açtık.
Yazının başında da belirttiğim gibi 21. Yüzyıl'ın hayatımıza kattıklarını sayarken yorulabiliriz belki ama sadece belirli rollerde meydana getirdiği değişimleri mercek altına alırsak aynı yorgunluğu yaşamamış oluruz. Çok değil aslında bir 20-30 yıl öncesi öğretmen ve öğrenci rolleriyle şimdikileri bir kıyaslayalım. Bizim zamanımızda öğretmenler dersin başrol oyuncularıydılar. Onlar anlatır , bizler ise dinlerdik. Tepegöz okulda bir tane olur ve onunla ders işlenmesi çok lüks gelirdi gözümüze. Şimdilerde ise projektör olmayan sınıf neredeyse yok gibi. Bir çok şeyden habersiz olan bir veli kitlesinden, eğitim hakkında öğretmenlere taş çıkartacak kadar bilgi sahibi velilerin çağına yelken açtık. Eğitim anlayışımız ve ihtiyacımız inanılmaz bir hızla değişti. Sınıflarda bu değişimden nasiplerini aldılar. Artık ev ortamlarında ders işlemek mümkün. Canlı sınıf oturumları neredeyse normal bir sınıfın sunduğu bütün imkanları fazlasıyla sunabiliyor.
Her gelişim evresinde olduğu gibi sorunlar ve noksanlıklar da yenilikler gibi gelişiyor. İnternet çağının eğitim sorunu ise içerik ile kendini gösterdi. İşin uzmanı veya değil herkesin bir şeyler paylaşabildiği bir ortamda güvenilir eğitici bilgi çok az sayıda bulunmakta. Tübitak bu durumla ilgili içerik açığını kapatabilmek için 5001 ve 5002 projelerini hayata geçirdi. Böylece eğitici içeriğin, konuların profesyonellerince hazırlanmasının sağlanmasına çalışıldı.
Benzer bir ihtiyaçtan belki sadece sağlık öğrencileri için değil toplum için bile sağlık konusunda da eksiklikten bahsetmek mümkün. Bize herhangi bir hastalık tanısı konulduğunda hemen internetten arama yapıyoruz, video sitelerinden konunun görselliğini öğrenmeye çalışıyoruz. Sağlık eğitimi zaten uygulamalı ve görsellikten daha çok yararlanılması gereken bir eğitim olduğu için içerik ihtiyacı oldukça fazla. Bu alanda uzman insanların bu konuda daha fazla emek sarf etmesi ve internet yayınlarına ve videolara zaman ayırması gerekiyor.
Bu bağlamda uzaktan eğitime de değinmeden geçmeyelim. Ülkemizde oldukça eksiğin olduğu sağlık profesyonelliğin de, oldukça maliyeti az bir yöntemle öğrenci yetiştirmek veya profesyonelleri eksik oldukları konularda eğitmek için başvurulabiliyor. Tabi bu yöntem için de sağlıkçıların eksik tarafı olan videoların çekilmesi gerekli. Gerek hastalardan izin alınamaması gerek sağlıkçıların henüz bu alana yönelmemiş olması bu konuda ki boşluklardan biri.