15 Aralık 2015 Salı

Hayatınızdan Çıkmış Birine Mektup

Hayatın sıradanlığı içerisinde birine mektup yazmayı gereksiz bir iş, zaman kaybı olarak görürüz. Peki o insanla son kez iletişime geçiyorsanız neler söylemek isterdiniz. Belki bir iş arkadaşı, belki iyi bir dost, belki de sizi yarı yolda bırakan bir sevgili. Kimimiz paylaştığımız güzel anılardan bahsederdik, kimimiz sitemlerimizden, kimimiz yaşanmamışlıklardan birşeyler karalardık işte.

" Sevgilim;

Hakkım yok size böyle seslenmeye biliyorum. Şimdiden çok özledim inanın. Şunu bilin ki siz inanmasanız da ben hep doğruları söyledim, zaten şu anda geriye dönüşü olmayan bu yolda niçin size hala yalanlar söyleme gereği duyayım ki. Aptalca gelebilir ama çok ağladım. Yanlış giden şeylerin bende farkındaydım ama ben mükemmeli bulmaya dair ümidimi çoktan yitirmiştim. Daha gerçekçiyim. Ben mükemmel olmalıyım diye kendime telkin veriyorum hep. Mükemmeli bulmaktansa bir insanın hayatını ve kendini mükemmele dönüştürmesini izlemek, ona yardımcı olmak hayalim oldu. İdealistlikten değil bence bu durum, yaptıklarımı seyretmek isteyişimden, hayal etmektense hatalarımla yaşama isteğimden. Sizin anlayacağınız yine bir konuda uyuşamıyoruz ve ben giderek yaşlanırken satın aldıklarımı değil, emek verdiklerimi görmek istiyorum. Bir insanın hayatında meydana getirdiğim değişiklikleri ve güzellikleri. Bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Ne kadar değişiyor insan. Hayalleri, idealleri, davranışları ve hayata bakışı. Mükemmeli bulmaya dair değil belki ama size dair ümidim vardı. Birlikte büyüyebileceğimize dair işte. Yanındayken kendimi iyi hissettiğim birini bulmayı, aileme kabul ettireceğim birini bulmaktan daha çok önemsiyorum. Bana çok zor geliyor çünkü böyle birini bulmak. Belki de hiç değildir ne bileyim. Bana zor geliyor işte. Aklıma gelen ihtimallerden biri de ailenizin beni sevmemiş olması, bu sitemim bundan ötürüdür. Kapıları kapatırken "İyi aile kızısın, ben ise uçarı bir delikanlı uyuşmuyoruz" sözünün size ait olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. "Senin masumiyetini seviyorum" derken bu derece zıt bir gerekçeyi garipsiyorum. Bu ihtimal diğerinden daha az acıttığı için buna sarılmak daha iyi geliyor. Hani şu herşeyin bu kadar hızlı değişmesine sebep olan diğer seçenek, öbür ihtimal, öteki işte. Öteki... Başka bir kalp atışı...

Kız Kulesi ve gece o muhteşem görüntüsü, bazen çocuk gibi sevinmeniz, benimle bir bebekle eğlenir gibi yapmacık konuşmalarınız, sürekli benim rahatımı düşünmeniz hatırlamak istediğim güzel anılar.Yanlış anlamanızı istemem. Bunları yazma nedenim geriye dönme ihtimali falan değil, bilirsiniz yazmayı seviyorum  ve veda etme arzusu sadece. İki yabancı olduğumuz ve sizin için artık değersiz olduğum hissini bana buram buram yaşattınız. Herkesin uğrunda canını verebileceği değerleri vardır, siz onlara saygısızlık ederek çıkıp gittiniz. Böyle bir durumda değil geriye dönme, yüz yüze bile bakamayız. Lütfen içimi daha fazla acıtmayın ve adımı bile anmayın.Sizi Affetmiyorum ve asla affedemem...

                                                                                          Bildiğiniz Ayışığınız..."

23-30 Ekim PTT Haftası sizde mektup yazın, ne kadar rahatlattığını göreceksiniz.