15 Aralık 2015 Salı

Hayatınızdan Çıkmış Birine Mektup

Hayatın sıradanlığı içerisinde birine mektup yazmayı gereksiz bir iş, zaman kaybı olarak görürüz. Peki o insanla son kez iletişime geçiyorsanız neler söylemek isterdiniz. Belki bir iş arkadaşı, belki iyi bir dost, belki de sizi yarı yolda bırakan bir sevgili. Kimimiz paylaştığımız güzel anılardan bahsederdik, kimimiz sitemlerimizden, kimimiz yaşanmamışlıklardan birşeyler karalardık işte.

" Sevgilim;

Hakkım yok size böyle seslenmeye biliyorum. Şimdiden çok özledim inanın. Şunu bilin ki siz inanmasanız da ben hep doğruları söyledim, zaten şu anda geriye dönüşü olmayan bu yolda niçin size hala yalanlar söyleme gereği duyayım ki. Aptalca gelebilir ama çok ağladım. Yanlış giden şeylerin bende farkındaydım ama ben mükemmeli bulmaya dair ümidimi çoktan yitirmiştim. Daha gerçekçiyim. Ben mükemmel olmalıyım diye kendime telkin veriyorum hep. Mükemmeli bulmaktansa bir insanın hayatını ve kendini mükemmele dönüştürmesini izlemek, ona yardımcı olmak hayalim oldu. İdealistlikten değil bence bu durum, yaptıklarımı seyretmek isteyişimden, hayal etmektense hatalarımla yaşama isteğimden. Sizin anlayacağınız yine bir konuda uyuşamıyoruz ve ben giderek yaşlanırken satın aldıklarımı değil, emek verdiklerimi görmek istiyorum. Bir insanın hayatında meydana getirdiğim değişiklikleri ve güzellikleri. Bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Ne kadar değişiyor insan. Hayalleri, idealleri, davranışları ve hayata bakışı. Mükemmeli bulmaya dair değil belki ama size dair ümidim vardı. Birlikte büyüyebileceğimize dair işte. Yanındayken kendimi iyi hissettiğim birini bulmayı, aileme kabul ettireceğim birini bulmaktan daha çok önemsiyorum. Bana çok zor geliyor çünkü böyle birini bulmak. Belki de hiç değildir ne bileyim. Bana zor geliyor işte. Aklıma gelen ihtimallerden biri de ailenizin beni sevmemiş olması, bu sitemim bundan ötürüdür. Kapıları kapatırken "İyi aile kızısın, ben ise uçarı bir delikanlı uyuşmuyoruz" sözünün size ait olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. "Senin masumiyetini seviyorum" derken bu derece zıt bir gerekçeyi garipsiyorum. Bu ihtimal diğerinden daha az acıttığı için buna sarılmak daha iyi geliyor. Hani şu herşeyin bu kadar hızlı değişmesine sebep olan diğer seçenek, öbür ihtimal, öteki işte. Öteki... Başka bir kalp atışı...

Kız Kulesi ve gece o muhteşem görüntüsü, bazen çocuk gibi sevinmeniz, benimle bir bebekle eğlenir gibi yapmacık konuşmalarınız, sürekli benim rahatımı düşünmeniz hatırlamak istediğim güzel anılar.Yanlış anlamanızı istemem. Bunları yazma nedenim geriye dönme ihtimali falan değil, bilirsiniz yazmayı seviyorum  ve veda etme arzusu sadece. İki yabancı olduğumuz ve sizin için artık değersiz olduğum hissini bana buram buram yaşattınız. Herkesin uğrunda canını verebileceği değerleri vardır, siz onlara saygısızlık ederek çıkıp gittiniz. Böyle bir durumda değil geriye dönme, yüz yüze bile bakamayız. Lütfen içimi daha fazla acıtmayın ve adımı bile anmayın.Sizi Affetmiyorum ve asla affedemem...

                                                                                          Bildiğiniz Ayışığınız..."

23-30 Ekim PTT Haftası sizde mektup yazın, ne kadar rahatlattığını göreceksiniz.



12 Kasım 2015 Perşembe

Sağlıkta uzaktan eğitim ve video çekimleri

 21. Yüzyıl ve hayatımıza kattığı değişimleri sayarken yorulabiliriz. Seksenler, doksanlar gibi televizyon dizilerinden de gözlemliyorsunuzdur. Bazı sahnelerde evet gerçekten eskiden böyleydi, nasılda değişmiş fark bile edememişiz diyoruz. Gece on ikide televizyonların kapandığı bir çocukluktan, internet ve üç boyutlu ekranlar çağına anlamadan geçmişiz. Bizim için yeni defterler ve okul kitapları mutluluk kaynağı iken günümüz çocukları tabletleri veya cep telefonlarını getirip bana oyun aç diyorlar. Kasetçilerin döneminden bir tıkla banka işlemlerinin bile yapılabildiği bir döneme yelken açtık.

Yazının başında da belirttiğim gibi 21. Yüzyıl'ın hayatımıza kattıklarını sayarken yorulabiliriz belki ama sadece belirli rollerde meydana getirdiği değişimleri mercek altına alırsak aynı yorgunluğu yaşamamış oluruz. Çok değil aslında bir 20-30 yıl öncesi öğretmen ve öğrenci rolleriyle şimdikileri bir kıyaslayalım. Bizim zamanımızda öğretmenler dersin başrol oyuncularıydılar. Onlar anlatır , bizler ise dinlerdik. Tepegöz okulda bir tane olur ve onunla ders işlenmesi çok lüks gelirdi gözümüze. Şimdilerde ise projektör olmayan sınıf neredeyse yok gibi. Bir çok şeyden habersiz olan bir veli kitlesinden, eğitim hakkında öğretmenlere taş çıkartacak kadar bilgi sahibi velilerin çağına yelken açtık. Eğitim anlayışımız ve ihtiyacımız inanılmaz bir hızla değişti. Sınıflarda bu değişimden nasiplerini aldılar. Artık ev ortamlarında ders işlemek mümkün. Canlı sınıf oturumları neredeyse normal bir sınıfın sunduğu bütün imkanları fazlasıyla sunabiliyor.

 Her gelişim evresinde olduğu gibi sorunlar ve noksanlıklar da yenilikler gibi gelişiyor. İnternet çağının eğitim sorunu ise içerik ile kendini gösterdi. İşin uzmanı veya değil herkesin bir şeyler paylaşabildiği bir ortamda güvenilir eğitici bilgi çok az sayıda bulunmakta. Tübitak bu durumla ilgili içerik açığını kapatabilmek için 5001 ve 5002 projelerini hayata geçirdi. Böylece eğitici içeriğin, konuların profesyonellerince hazırlanmasının sağlanmasına çalışıldı.

 Benzer bir ihtiyaçtan belki sadece sağlık öğrencileri için değil toplum için bile sağlık konusunda da eksiklikten bahsetmek mümkün. Bize herhangi bir hastalık tanısı konulduğunda hemen internetten arama yapıyoruz, video sitelerinden konunun görselliğini öğrenmeye çalışıyoruz. Sağlık eğitimi zaten uygulamalı ve görsellikten daha çok yararlanılması gereken bir eğitim olduğu için içerik ihtiyacı oldukça fazla. Bu alanda uzman insanların bu konuda daha fazla emek sarf etmesi ve internet yayınlarına ve videolara zaman ayırması gerekiyor.

 Bu bağlamda uzaktan eğitime de değinmeden geçmeyelim. Ülkemizde oldukça eksiğin olduğu sağlık profesyonelliğin de, oldukça maliyeti az bir yöntemle öğrenci yetiştirmek veya profesyonelleri eksik oldukları konularda eğitmek için başvurulabiliyor. Tabi bu yöntem için de sağlıkçıların eksik tarafı olan videoların çekilmesi gerekli. Gerek hastalardan izin alınamaması gerek sağlıkçıların henüz bu alana yönelmemiş olması bu konuda ki boşluklardan biri.

21 Eylül 2015 Pazartesi

Hastanelerin Geleceği ve Hemşirelik

Ülkemizde sağlık hizmeti konusunda hep yetersiz kalmakla eleştirilen hastaneler, insanımızı gereksiz yere acile ve hastaneye başvurmak ile suçluyor. Bu kısır döngünün alt yapısına bakıldığında toplumun sağlık ile ilgili konularda bazen bilinçsiz davrandığı veya insanlarımızın hastalığın önlenmesiyle değil de ortaya çıktıktan sonra tedavi edilmesiyle ilgilendiği gözlenmektedir. Oysa ki sağlık sisteminde derecelendirme mevcuttur ve iyi bir yönetim planlamasını gerektirmektedir.Birinci, ikinci ve üçüncü olmak üzere sağlık kuruluşları ve hizmetleri Sağlık Bakanlığı' nın yönetmelikleri doğrultusunda ayrılmıştır.Birinci basamak resmi sağlık kuruluşu ifadesinden;  Resmi kurum tabiplikleri, Sağlık ocağı,Verem savaş dispanseri, Ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, Sağlık merkezi, SSK sağlık istasyonu ve dispanseri ve Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında açılan özel poliklinikler anlaşılacaktır.Hekimlerin, mesleklerini serbest olarak icra etmek üzere münferiden açtıkları muayenehaneler bu kapsam dışındadır. İkinci basamak resmi sağlık kurumu ifadesinden; Eğitim ve araştırma hastanesi olmayan Devlet Hastaneleri, Özel Dal Hastaneleri, SSK Hastaneleri ve  Diğer resmi kurum hastaneleri ve Özel Hastaneler Yönetmeliği'ne göre ruhsat almış özel hastaneler ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında açılan özel tıp merkezleri ve özel dal merkezleri anlaşılacaktır. Üçüncü basamak sağlık kurumu ifadesinden; Eğitim ve araştırma hastaneleri, Özel dal eğitim ve araştırma hastaneleri ile Üniversite hastaneleri anlaşılacaktır. 

Bu ön bilgilendirmeden sonra basit ama uygulaması için özellikle ülkemizde toplum bilinci oluşmadığından zorlanılan o bildik hiyerarşiye geçelim. Bir ülkenin birinci basamak yani önleyici sağlık hizmetleri ne kadar iyi ve kaliteli olursa diğer basamaklara daha az ihtiyaç duyulur. Şimdilerde yeni yeni televizyon ekranlarında kamu spotlarını seyretmeye başladık. Toplum spora ve dengeli beslenmeye yönlendirilmeye çalışılıyor. Uyandırılmaya çalışılan bu bilincin meyvelerini almamız biraz zaman alacak gibi görünüyor. 

Dünya 'ya bakıldığında ise bazı uzmanlara göre 2020 'lerde hastaneler şu an gördükleri işlevi kısmen de olsa yitirecekler. Hastanelerin ya oldukça spesifik hastalara, ya akut gelişen beklenmeyen hastalıklara bakacağı ve büyük yoğun bakım merkezlerine dönüştürüleceği öngörülmektedir.  Bu bağlamda hemşirelik okulları da müfredat açısından yeniden yapılanmayı değerlendirmektedir. Artık kronik hastalık ve sağlık tanıtımına daha çok zaman ayrılması planlanmaktadır. İlerleyen yıllarda hemşirelerin direk hizmet verebilen sağlık profesyonellerine dönüşmelerine doğru yol almaktayız.

Hemşirelerin rollerinde gerçekleşmesi beklenen bu olası değişiklik mesleğimizde bilimselliğin ve rekabetçi yaklaşımın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Dönemsel veya Mevsimsel Hastalıklar

Servislerin doluluk oranları incelendiğinde hemen hemen her branş için geçerli farklı dönemsel veriler elde edilebilir. Vücudun biyolojik saati farklı mevsimlerde farlı işlemekte ve buna bağlı bir takım hastalıklar belli dönemlerde artmaktadır. En basit örneğimiz belki de mevsim geçişlerinde bağışıklık sisteminin zayıflığına bağlı olarak alt ve üst solunum yolu rahatsızlıklarının veya gribin zatürreye dönüşmesi olabilir. Özellikle kronik hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve çocuklarda bağışıklık sisteminin sağlıklı bireylere göre daha zayıf olmasına bağlı bu durum daha çok görülmektedir. Birde sonbaharda görülen polenlere bağlı alerjiler var.

Tabi gribal enfeksiyonlar ve solunum yolu rahatsızlıklarına bağlı sıkıntılar mevsimsel hastalıklardan bilindik olanlarıdır. İlkbahar ve sonbahar aylarında peptik ülser ve buna bağlı mide kanamalarında artış görülmektedir. Bir çok kaynakta tam olarak sebebi bilinmediği yazılsa da mevsim sebze ve meyvelerinin tüketilmesi ve anti ülser özelliklerinin olması düşünülebilir.

Yine deri hastalıkları ile yapılan araştırmalara şöyle bir göz gezdirdiğinizde ortam ısısının düşmesi ile tüm deri hastalıklarında artış gözlemlediğini görebilirsiniz. Bununda hücresel direncin soğuğa bağlı düşmesi nedeniyle gerçekleştiği araştırmacılar tarafından düşünülmektedir.

Göz enfeksiyonlarında yaz dönemlerinde artış olduğu gözlenmekte bunun sebebi olarak da üreme gösterilmektedir.

Sonbahar ve kış aylarında ki az güneş görmenin mevsimsel depresyon adıyla anıldığını ve gerektiğinde profesyonel yardıma ihtiyaç duyacak kadar artabildiğini de belirtmeden geçmeyelim. Bazı insanlarda doğanın ölümünü çağrıştırması, güneşin yararlı etkilerinden uzak kalmak ve gecelerin uzun olması sonbahar ve kışı depresyon ayı olarak nitelememize neden olabilmektedir.

Dolaşım sistemi rahatsızlıkları ise soğuğun damar genişlemesi üzerine etkisiyle kış aylarında artış göstermektedir. Bununla birlikte enfeksiyon ve paraziter hastalıklarda yazın daha iyi üreme ortamları bulduğu için ilkbahar ve yazın artış göstermektedir.

Özellikle çocukların hastalıkları, personel planlaması ve hastalıkla savaş politikaları üretirken mevsimsel hastalıklar ve bunların geçiş özellikleri dikkate alınmalıdır.Bununla birlikte hala cevap aranan soruların çokluğu bu konularda araştırma yapılmasını gerektirmektedir. Çalıştığınız servislerde mevsimsel alevlenmeleri olan hastalıklarla ilgili geniş çaplı hatta geçmişe dönük araştırmalar yapabilirsiniz.

Mavi Kod Uygulaması ve Yapılması Gerekenler

Mavi kod, hastanelerde personel, hasta yakını veya hastalardan herhangi birinin solunum veya kardiyak arresti(kalp veya solunum durması) sonucu verilen, zamanın en iyi şekilde kullanılmasını sağlayan ve tüm dünyada aynı renk ile ifade edilen bir acil durum yönetim aracıdır. Hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında oluşturulan bir çağrı sistemi ile önceden belirlenmiş alanında uzman kişilerin oluşturduğu ekibin bireye en hızlı şekilde ulaşması amaçlanır. Türkiye'de ki tüm hastanelerin mavi kod sistemi  2222 aranılarak verilir. 
Sağlık Bakanlığı'nın bu konuyla ilgili yayınladığı yönetmelikte mavi kod ekibinin, mesai içi ve mesai sonrası olmak üzere iki ayrı ekip şeklinde ve kesintisiz hizmet vermeleri gerektiği belirtilir. Yine aynı yönetmelikte şunlarda belirtilmiştir:

  • Mesai saatlerinde; Kardiyoloji, nöroloji, göğüs hastalıkları, dahiliye, genel cerrahi ve anestezi uzmanlarından biri veya bu branşların bulunmadığı yerlerde, idare tarafından görevlendirilen bir tabip ekip lideri olur.
  • Hastanedeki tüm tabiplerin ve ekipte görevli diğer sağlık personelinin CPR eğitimi alması sağlanır.
Mesai saatleri içerisinde bir çok hastanede uygulama genelde şu ekiple yapılır:
  • Anestezi Hekimi
  • Kardiyoloji Hekimi
  • Dahiliye Hekimi ve hastanın yattığı serviste ki hekim
  • Servis Hemşiresi
  • Süpervisor Hemşire
  • Acil Servisten önceden görevlendirilmiş hemşire ekibi
  • Kat Personeli ve 
  • Güvenlik Görevlisi

Genellikle hasta da solunum veya kardiyak arrest gerçekleştiğinde bu durumu ilk gören servis hemşiresi olur. Her ne kadar deneyiminiz de var olsa böyle bir durumla karşılaşınca emin olun ki en deneyimli insanlar bile bir panik havasıyla işe koyulabiliyor. Yani panik yapma ihtimaliniz oldukça yüksek. Zamanla bu durumla baş etmeniz kolaylaşsa da profesyonelleşildiğinde bile aşılamayan bir durum söz konusu o da insani duygularımız. Elbette bir miktar paniklememiz normal ama bunu mümkün olduğunca ortama ve işimize yansıtmamamız gerek. Servisi ve malzemeleri iyi tanımamız bu durumu en aza indirmek için en gerekli şeylerden biridir. Mavi kod ekibi geldiğinde hastaya müdahale ederken bizden malzeme istendiğinde ya da kendimiz müdahale ederken malzemeye ihtiyaç duyduğumuz da temin konusunda sıkıntı olmamalı. Ayrıca hastanenin işleyiş basamaklarının çok iyi biliniyor olması lazım. Bizden cross çalışılmadan kan takacaklarını söyleyip crosssuz kan isteseler bunun için kan bankasına hangi belgenin yollanması gerektiğini bilmemiz önemli.

Bunların yanı sıra alanında uzman kişiler tarafından verilen CPR Eğitimlerine belirli aralıklarla katılmamız ve gerçekleşen yeni gelişmelerden haberdar olmalıyız. Eğitimler sırasında hangi durumlar aciliyet arz eder, hangileri göz ardı edilmemesi gereken durumlardır hepsi verilmektedir. Mesela hastanın şekerine bakmak atlanmaması gereken bir durumdur çünkü hastanın şekeri düşmüş ve bilinci kapanmış olabilir. Hastayı monitörize etmek ve kalp bulgularını izlemek bize yol gösterici olacaktır. Hangi kardiyak durumlarda hastaya sadece kalp masajı yapılır, hangilerinde defibrilatör yardımı ile hastaya şok vermek gereklidir bilmeliyiz (asistol ve nabızsız elektriksel aktivite ritimlerinde defibrilasyon yararlı değildir.).

Servis sayımlarının iyi bir şekilde yapılması hem malzemeleri bulma hızımızı arttıracak hem de acil durum sırasında eksikle karşı karşıya kalma riskimizi azaltacaktır. Elimizde olmayan malzemelerin yerine kullanılanlar hakkında fikir sahibi olmamız veya nasıl temin edildiklerini bilmemiz çok önemlidir. Ayrıca hastanenin mavi kod ile ilgili prosedüründe ki görev ve sorumluluğumuzu bilmeliyiz. Hastayı ilk gören kişi ne yapar(mavi kodu verir, hastayı monitörize eder,acil arabasının hasta odasına çekilmesini sağlar,...), güvenlik görevlisi ne yapar, süpervisor hemşire ne yapar gibi.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Hemşirelik SCI ve SCI Expanded Kapsamındaki Dergiler

Kariyer planınız bilim insanlığı ise aşmanız gereken dile kolay ama oldukça zorlu engelleriniz var demektir. Bunlardan belki de kuşkusuz en önemlisi makale yayınlayabilmek. Yalnız yayınlanan makalenin olduğu gibi makalenin yayınlandığı derginin de bir takım kriterleri var. Bu gözardı edilmemesi gereken bir konu. Derginin çeşitli uluslararası indeksler tarafından taranmasına bağlı olarak farklı adlandırma kriterleri kullanılmaktadır.

SCI: Science Citation Index : Fen Bilimleri alanlarında yayın yapan dergilerin tarandığı indekstir.
SCI-Expanded: Science Citation Index Expanded : Fen Bilimleri alanlarında ki dergiler taranır fakat kabul kuralları daha kolay aşılabilir ve online dergiler de bu kapsama girer.
Birde diğer branşlarda ki indeksler var onlara da değinmeden geçmeyelim.
SSCI: Social Sciences Citation Index : Sosyal Bilimler alanlarının tarandığı indekstir.
AHCI: Arts and Humanities Citation Index : Sanat ve İnsan Bilimleri alanlarının tarandığı indekstir.

Ulakbim'in yayınladığı dergi listesinden hemşirelikle ilgili olan ve gözüme çarpan bazı dergiler şunlar;

NURSİNG İN CRİTİCAL CARE
NURSE EDUCATOR
NURSE EDUCATION TODAY
NURSING ETHICS
NURSİNG & HEALTH SCİENSES
NURSING HISTORY REVIEW
NURSİNG INQUİRY
NURSING OUTLOOK
NURSİNG PHİLOSOPHY
NURSING RESEARCH
NURSING CLINICS OF NORTH AMERICA

Dergi listesinin tamamına ulaşmak isteyenler Tübitak Ulakbim'in dergi listesinin tamamını inceleyebilirler.

4 Ağustos 2015 Salı

Hemşirelikte Bölüm Seçimi

Yeni mezun olduğumuzda kafamızda kabaca bir hastane algısı ve bölüm dağılımı mevcuttur. Hastanelerin ana hatlarına hakimizdir fakat nerelerin çalışma koşulları nasıldır, bize ne getirir, ne götürür bunları pek bilmeyiz. İş görüşmelerinde veya devlet hastanelerinde ki tanışma mülakatlarında hangi bölümde çalışmak istediğimizi nezaketen de olsa sorarlar ve şartlar uygunsa öncelikte verirler. Tabi şartlar uygunsayı özellikle belirtiyorum çünkü genelde ihtiyaç neredeyse oraya verirler. Bence bizim mesleğimizin motivasyonu en çok etkileyen ve hayal kırıklığı yaratan tarafı çalışma yerimizi kendimizin belirliyor olmaması. Sağlık sektörü düşünüldüğü gibi küçük bir alandan ibaret değil oldukça büyük bir yapıya sahip.

Çalışma koşulları bazen hayatımızın tümünü etkileyebiliyor ve bu sebepten de nöbet istemeyenler, çocuğu olanlar, evli olanlar poliklinik , endoskopi , angio gibi nöbeti olmayan yerleri tercih edebiliyorlar. İsteklilik ve alınan sertifika veya eğitimler değil de bu gibi özel sebepler ve çalışma koşulları nedeniyle bölüm tercihi çok daha fazla yapılmakta.

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Hayal Kırıklıkları

Yaşım daha küçükken insanlara içimi açmayınca beni ve fırtınalarımı bilemeyeceklermiş gibi gelirdi. Çok güçlü görünmeye çalışarak yaşlandım belki de. Başarılarıma , eserlerime zaman ve çaba ayırarak değil insanlar ne derlerle. Kendimi akıllı sanıp hep roller oynadım kendim gibi davranmadım ki hatalarımı görebileyim. Küçücük cümlelerin esiri oldum halbuki. Küçücük olaylara , kişilere sıkışıp kaldım. Tembellik etmeyi akıllılık saymadım da ama çalıştığımda söylenemez.
Hayallerim nerelerde? Kimlerin hayatı artık onlar, kimler sefasını sürüyor ya da  daha mühimi onlarla ilgili problemlerle yüzleşip büyüyor? Hani sahip olduklarımızla ilgili onlarca sorunu her gün defalarca dile getiririz ya onlarsız günlerimizi unutup, ya olmayanlar demeden, hayatımıza kattıklarını hiç söylemeden. Peki öğrettikleri , bizi her defasında daha güçlü yapan sorunları. Farkında mı değiliz acaba. Ben kimlerin hayallerinde yaşıyorum. Sorunlar bana da bir şey öğretmiyor mu. Sahip olduğum her şeye ve ana Şükrediyorum tabi.
Kendi hatalarımı anlatıyorum ki siz yapmayın diye.
İnsanlar veya sadece bir insan sizi sevsin diye olduğunuzdan farklı görünmeye çalışmayın, klasik bir söylem ama öyle kendiniz olun hayallerinizin peşinden koşun. Geç değil çünkü ama pes etmek için çok erken.
Bugün belki kaybettim belki de kaybetmek üzereyim. İnsan üzülüyor elinde değil, yazmak biraz rahatlatır diye deniyorum. Başarısızlık son değil yeniden baştan başlamaya bizi ittiği de oluyor. Hem daha hiç bir şey belli değil. Belki de olacak bilemiyorum. Karma karışığım sadece hepsi bu.
İlk yenilgide hayallerinizden sakın vazgeçmeyin. Mutlaka ısrarcı olun, hatayı nerede yaptığınızı bulup tekrar deneyin. Kariyer hedefiniz hayal kırıklıklarıyla sönmesin. Kendinizi nerede görmek istiyorsanız tıpkı çocukken olduğu gibi en zirvede hayal etmeye devam edin. Kaybetmekle barışık olun ki hayal kırıklığı biriktirmeyesiniz.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Beden İmajı Bozulan Hasta Bireye Psikolojik Yaklaşım

Kişinin bedeninde meydana gelen değişikliklerle yaşamını sürdürmesine yardımcı olmak bizim görevlerimiz arasındadır. ve kişiyi yeni hayatına hazırlamakta.

Demir Preparatlarının Uygulama Yöntemleri

Yanlış uygulandığı takdirde farklı komplikasyonlara neden olması açısından doğru teknikle uygulanması önem arz eder.

Nabız Ölçümü Nasıl Yapılmalıdır?

Kalbin dakikada ki atım sayısına kalp tepe atımı ya da nabız diyoruz. Yani kalbin tepe noktasının dakikalık atımının elle ya da gözle ölçümüne kalp tepe atımı denir. Hasta muayene için hazırlanırken , yeni hasta yatışlarında , hekim istemine uygun zamanlarda , hayati belirtileri değişi,klik gösteren hastalarda , tanı işlemlerinden önce ve sonra , preoperatif ve postoperatif hastalarda , brdikardi-taşikardi-aritmi gibi nabzın değişiklik gösterdiği kardiyak hastalarda , göğsünde sıkışma tarifleyen veya kendini iyi hissetmeyen hastalarda, dispnesi ve anjinası mevcut hastalarda , invaziv girişimlerden önce ve sonra ve nabız değerlerini etkileyen ilaç kullanımı sırasında ve sonrasında nabız ölçümü yapılmalıdır.

Nabzın Alındığı Yerler:

  • Brakial arter
  • Femoral arter
  • Carotis arter
  • Temporal arter
  • Radial arter
  • Popliteal arter
  • Posterior arter
  • Posterior tibial arter
  • Dorsalis pedi arter yani altı kemikle desteklenen bütün büyük arterlerden ölçülebilir.
Nabız sayı, dolgunluk ve ritim açısından çeşitli şekillerde sınıflandırılır. Bunlar:
Bradikardi: Nabzın 60/dk nın altında olması
Taşikardi: Nabzın 100/dk nın üzerinde olması
Aritmik Nabız: Düzensiz
Zayıf nabız, Dolgun nabız, Filiform (İpliksi) nabız
İstenilen nabız ise 60-100/dk da ritmik ve normal dolgunlukta nabızdır.





Postüral Drenaj Uygulama Yöntemleri

Birçoğumuz bilardo benzeri labirent bir tahta ve delikten oluşan, amacın topu belli engellerden geçirerek delikten aşağı düşürülmesi olduğu oyunu biliriz. Yani pozisyonel bir hareket mekanizması yardımıyla sistem içindeki yabancı cismi harekete geçirme ve oyunu kazanmak hedefimizdir. Solunum yollarında zaten var olan ya da hastalık gibi durumlarla artan veya dışarı atımı sıkıntıya düşen sekresyonların atılmasını sağlamak için yapılan bir takım pozisyonel egzersizler bütününe postüral drenaj adı verilmektedir.Spontan solunumda veya ventilatöre bağlı hastada; akciğerlerin tüm bronş ve bronşiallerini sekresyonlardan temizlemek ve arındırmak ; iyileşme sürecini kısaltmak ve akciğer kapasitesini arttırmak bu bakım planımızın amacını oluşturmaktadır.


  • Öncelikle birey bir bütünlük içinde gözlenir.
  • Mahremiyetine saygı gösterilerek ailesi ve hasta bilgilendirilir.
  • Hastanın odasında ki uyaranlar azaltılır ve oda havalandırılır.
  • Ventilatöre bağlı her hastaya postüral drenaj uygulanmalıdır ve duruma göre nebulize hava verilebilir.
  • Entübasyon tüpü veya trakeostomisi mevcut olan hastaya baş ve boyun pozisyonu verilir.
  • Akciğer lobları ve segmentlerine göre hastaya pozisyon verilerek sekresyonların boşaltılması sağlanır.
  • Her postüral drenajdan sonra hasta aspire edilir.
  • Oral alımı olan hastalarda işlem yemeklerden en az iki saat sonra uygulanır.
  • NGT ve gastrostomiden beslenen hastalarda işlemden önce beslenme kesilip, sonda drenaja alınır.
  • Uygulama yapılırken hasta en az 5-10 dk. pozisyonda kalmalıdır ve işlem süresi 20-30 dk. olmalıdır.
  • Vibrasyonlar ekspirasyon sırasında uygulanır.
     Postüral Drenajın Uygulanmadığı Durumlar:

  • Hemoraji,
  • Pulmoner ödem,
  • Konjestif kalp yetmezliği,
  • Bronkospazm,
  • Geniş plevral sıvı birikmesi,
  • Tedavi edilmemiş akut hastalıklarda,
  • Pulmoner emboli,
  • Pnömotoraks, torakotomi,
  • Kardiak Aritmi,
  • Hipo-hiper tansiyon
  • Yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü,
  • Yeni geçirilmiş nöro-cerrahi vakaları,
  • Fraktürler
     Perküsyon

Bronş sekresyonlarını ve mükoz plakları hereket ettirbilmek için hastanın göğsüne el kubbeleştirilip avuç içi çukurlaştırılarak vurulması işlemine denir.

     Vibrasyon

İki el üst üste konularak göğüs duvarında titreşim oluşturup , sekresyonları ve plakları harekete geçirmeye çalışılır. Vibrasyon tekniği ekspirasyon sırasında uygulanır ve intrapulmoner kanamada uygulanmaz.


İşlem :

Sağ-Sol Apikal Segmentler 
 Anterior Apikal segment: Hasta dik oturtulr ve perküsyon ve vibrasyon klavikulanın altından uygulanır.
 Posterior Apikal Segment: Hasta dik oturtulur ve başı hafif öne eğilir. Perküsyon ve vibrasyon skapulanın altından uygulanır.

Sağ-Sol Üst Loblar 
 Anterior Segmentler: Hasta dik oturtulur ve perküsyon işlemi meme ucunun üzerinden çift taraflı uygulanır.
 Posterior Segmentler: Hasta 1/4 sağ veya sol tarafına yastık kullanarak yatırılır ve başı omuzlardan itibaren 45 derecelik açıyla yükseltilir. Perküsyon ve vibrasyon sağ veya sol skapulanın üzerinden uygulanır.

  Lingula:
Hasta 1/4 yastıkla desteklenerek sağ yanına yatırlılr ve 30 derecelik açıyla baş aşağı pozisyon verilir sol memenin altına da perküsyon ve vibrasyon uygulanır.
  Sağ Orta Lob: 
Supine pozisyonda yastıkla karın desteklenerek kalça havaya kaldırılır 30 derecelik açı ile baş aşağı pozisyon verilir ve sol memenin altından perküsyon ve vibrasyon uygulanır.

Sağ-Sol Alt Loblar
  Anterior Segmentler: Hasta supine pozisyonunda dizleri ve başı yastıkla desteklenerek 45 derecelik açıyla baş aşağı yatırılır ve çift taraflı kaburganın alt kısımlarına perküsyon ve vibrasyon uygulanır.
  Posterior Segmentler: Hasta prone pozisyonunda 45 derecelik bir açıyla baş aşağı bir şekilde yatırılır ve çift taraflı olarak perküsyon ve vibrasyon kaburganın alt bölümüne uygulanır.

Superior Segmentler: Hasta dizleri ve başı desteklendikten sonra baş aşağı supine pozisyonunda yatırılır ve kaburganın alt kısmına perküsyon ve vibrasyon uygulanır.

Sol Lateral Segment: Hasta sağ yanının üzerine 45 derecelik açıyla baş aşağı olarak yan yatırılır ve perküsyon ve vibrasyon işlemleri sol göğüs kafesinin lateral kısmına uygulanır.
Sağ Lateral Segment: Hasta sol tarafına 45 derecelik açıyla baş aşağı yatırılır ve sağ göğüs kafesinin alt lateral kısmına perküsyon ve vibrasyon uygulanır.

İşlem sonrasında hastanın yaşam bulguları alınır ve kaydedilir ve rahat bir pozisyona getirlir.

DÜŞÜNELİM:

Şöyle bir literatüre göz gezdirdiğimizde ;

  • Postüral drenajın yenidoğan yoğun bakımlarda infantların oksijenlenmesi üzerinde olumlu etkisi varken hemodinami konusunda sterse neden olduğunu söyleyen kaynaklarda var.

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Hemşirelikte Alan Yönetimi ve Bilgisi

Mesleğe adım attığımızda hepimiz bir takım şeyler bilerek mezun oluyoruz. Genel bilgiler herkes tarafından biliniyor olmasına rağmen sonraları branşlaşma olmasa bile tecrübe diye adlandırılan bir gizli ayrım her daim söz konusu olabiliyor. Her servisin bir takım işleri ve işleyişi genel olsa bile kendine has özellikleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları mevcut.

Florence Nightingale Müzesi

Selimiye Kışlası'nın içerisinde yer alan hemşirelik mesleğinin kurucuları arasında sayılan ve hakkında bir sürü şehir efsanesi anlatılan ünlü tarihi karakterden adını alan bir müze Florence Nightingale Müzesi.

19 Temmuz 2015 Pazar

Edirne Sağlık Müzesi

Osmanlı döneminde II. Bayezıd Darüşşifası ve Külliyesi olarak kullanılan yapı günümüzde Sağlık Müzesi'ne dönüştürülmüş durumda. Özellikle sağlık çalışanlarının görmesi gerektiğini düşündüğüm bir yer. O dönemin yaşantısı ve işleyişi maketlerle anlatılmaya çalışılmış. II. Bayezıd tarafından Külliye'ye armağan edilen kitapların replikaları da maketlerle birlikte sergileniyor.

Türkiye'de Sağlık Tarihi



Eğitim seviyesi ne kadar ilerlerse ülke olarak da o kadar ileriye gideriz. Son yıllarda ülkeler arası ılımlı politikalar mevcut gibi görünse de hani bir söz var "Su uyur, düşman uyumaz" diye hep daha ileri gitmek ve her an her duruma hazırlıklı olmak bizlerin boynunun borcu. Dün Balkan Savaşları ile ilgili bir müzeyi gezme şansını yakaladım. Daha doğrusu müzeye dönüştürülmüş bir topçu bataryasını. Alınacak derslerle ilgili bir bölüm de vardı ve o dönemde Ülkenin siyasi açıdan İttihatçiler ve diğerleri şeklinde ikiye bölündüğünden bahsediyor halkın savaşı hiç beklemediğini, hazırlıksız yakalanan bölgelerde ki kayıplara ise "biz onları tükürüğümüzle boğarız" gibi sözlerle klasik bir yaklaşımda bulunduğunu söylüyordu. Bana bu yaklaşımlar ve tavırlar nedense çok tanıdık geldi. Halbuki ne kadar dostluk söylemlerinde bulunulsa da tüm ülkeler yeni nesillere tarih bilincini aşılıyor ve içten içe bir kutuplaşmanın kıvılcımları her daim korunuyor. İşte bir millet için tarih hem dersler çıkarılması gereken, hem dostunu düşmanını bilmesi için gerekli, hemde geleceğinin vazgeçilmez bir parçası. Yeni nesillere tarih bilinci aktarılırken siyasi çıkarlar ya da liderlerin istediği gibi bir bilinç değil de gerçeklerin olduğu bir bilinç oluşturulmaya çalışılmalıdır.

Bilim insanları araştırmalarını bitirirken "gelecek araştırmalara bir kaynak olması dileğiyle" şeklinde bitirirler. Bu bilimin bir bina gibi inşa edildiğinin ve evrensel olarak ilerlediğinin göstergesidir. Yani aslında tarihsel bir süreçtir. Yeni bilgiler eskilerin üzerine konularak keşfedilir. Bu bağlamda bir bilim dalı olan Tıp aynı zamanda tarihsel bir süreçtir. Tabi ki sadece bilimsel bir tarih değil topluma, tarihe ve insanlığa mal olmuş kişiler ve kahramanlarıyla bambaşka bir tarih olgusu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son zamanlarda duymuş veya denk gelmişsinizdir Türk Doktorlarının özellikle Orta Doğu'da hatırı sayılır bir üne sahip oldukları ve oralardan birçok hasta kabul ettiklerini. Türkiye'de hastanelerin konukları sadece bununla da sınırlı değil. Avrupa'dan, Balkanlar'dan tedavi olmak için gelen hastalar mevcut. Tabi bu sağlık turizminde reklamların ve sigorta şirketlerinin de payı oldukça büyük ama hastanelerimizin dünya standartlarında olduğu en azından kimi hastanelerimizin gözardı edilmemesi gereken bir gerçek.

Bu populariteyle birlikte insanın aklına dünyada tıp tarihine damga vurmuş Türk Hekimleri gelmiyor değil. Belki de en ünlüleri Latince adı Avicenna olarak bilinen İbni Sina'dır. Gerçi burada hepsiyle ilgili günlerce yazı yazabileceğimiz onlarca bilim insanı var. Genel başarılar da cabası. Yabancıların Çiçek Hastalığı'nın aşısını Türkler'in bulduğuna dair mektuplaşmaları Edirne'de ki Sağlık Müzesi'nde bulunuyor. 

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Geçmişte çok değerli bilim insanları yetiştirmişiz sakın yanlış anlamayın ama. Şimdi de öyleyiz tükürüğümüzle düşmanı boğarız gibi öz güven sınırlarını aşan ve sanki bir nebze tembelliği kapamaya yarayan birşeyi kastetmiyorum. Bilim ve tarih ilişkisiyle sağlık tarihine değinmişken Türkiye'de bu işi bir kurum olarak yapan 1939 tarihinde kurulmuş Türk Tıp Tarihi Kurumun varlığını da bilmeyenlere aktaralım ve sağlık tarihiyle ilgili yazılarımıza devam edeceğimizi belirteyim.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Oksijen İnhalasyonu Uygulanması

Bireye uygun ve doğru teknikle oksijen uygulanmasını sağlayarak hem tedaviyi hatalı yapmaktan kaçınma hem de komplikasyonların önlenmesini kapsar.

Oksijen tüpleri oksijenin yakıcı özelliğinden dolayı gerekli güvenlik önlemleri alındıktan sonra kullanılmalıdır. İçerisinde % 99 oranında oksijen, % 1 oranında azot bulunan oksijen tüplerinin üzerinde dolum tarihi, firma, son kullanma tarihi gibi bilgilerin yazılı olduğu etiketler bulunmalıdır ve patlayıcı özelliğinden dolayı odalardaki ısıtıcılardan 2 metre uzağa konulmalıdır. Elektrik prizleri de bu kapsama girer ve "ATEŞLE YAKLAŞMAYINIZ" levhası asılmalıdır.

Her hastaya disposıble kanül, kateter veya maske kullanılmalıdır. Disposıble elde etmede sorun var veya imkan yoksa dezenfektan ile dezenfekte edildikten sonra kullanılabilir. Humidifer her uygulama sonrası boşaltılır ve kuru ve temiz bir şekilde bırakılır. Oksijen tedavisi alan hastaya ağız bakımı da verilmelidir. 

  • Acil durumlarda oksijen tedavisine hemen başlanmalıdır.
  • Karbondioksit parsiyel basıncının 40 mm Hg'nın altında olduğu durumlarda,
          Oksijen parsiyel basıncının 60 mm Hg'nın altında olduğu durumlarda oksijen tedavisine başlanır.

  • Taşikardi, hızlı yüzeyel solunum, apne, burun kanadı solunumu, interkostal substernal çekilmeler, hipoksi, aritmi risk açısından yüksek riskli grupta değerlendirilir.
  • Birey saat başı oksijen gereksinimi açısından izlenmelidir.
  • Maske veya kanülün yerinde olup olmadığı, gözlere oksijenin temas edip etmediği, mukozal tahriş, burun iritasyonu ve enfeksiyon bulguları 4-8 saatte bir kontrol edilmelidir.
  • Birey inhalasyon süresince substernal ağrı, kuru öksürük, göğüs ve sırtta ağrı tarifi ve ekspiryumda uzama açısından değerlendirilir.
  • İşlem öncesi malzemeler eksiksiz bir şeklide temin edilmelidir. 

  1. Flowmetre
  2. Humidifer
  3. Distile su
  4. Oksijen bağlantı tüpü
  5. Uygulama şekline göre nazal kanül, oksijen maskesi, oksijen başlığı veya yenidoğanlara uygulamak için küvöz.
  • Bireye ve özellikle ailesine işlem öncesi bilgi verilir. Oksijen doz ayarının yalnızca hekim ve hemşire tarafından değiştirilebileceği konusunda, herhangi bir sıkıntı, beklenmeyen bir durum gözlendiğinde hemşireyi haberdar etmesi konusunda ve maskenin veya kanülün pozisyonunun değiştirilmemesi hususunda aile eğitilmelidir.
  • Malzemeler birbirine bağlandıktan sonra bağlantı noktaları kontrol edilir.
  • Bireyin solunum yolu açıklığı kontrol edilir.
  • Uygun pozisyon verilir, fawler veya semifawler gibi.
  • Humidifer 2/3 oranında distile su ile doldurulur.
  • Veriliş yoluna göre nazal kanül ise; burun açıklığı kontrol edilerek ayarlanabilir nazal kanül ile oksijen verilir. Burun Tahriş olmuşsa yumuşatıcı pomatlar kullanılır. Maske ise; yüze tam olarak oturtulur ve cilt tahriş açısından gözlemlenir.
      İşlem Sonrası;


  • Tüm gözlemler ve bulgular kayıt altına alınır.
  • Humidifer boşaltılır, dezenfektan ile temizlendikten sonra kuru bir şekilde bırakılır.
  • Birey uygulama sonrası da oksijen ihtiyacı açısından gözlemlenir.
  • oksijen tüpünün doluluk oranı kayıt edilir ve hazır halde bırakılır. Boş ise doluma gönderilir.
  • Disposible malzemeler prosedürüne uygun olarak imha edilir.

Hemşirelik Tanısı : Ebeveynlikte Yetersizlik

Çocuk veya çocuğa bakmakla yükümlü anne veya babanın çocuğun büyüme ve gelişmesi konusunda yetersizlik göstermesi veya bu yetersizlik potansiyeli durumunda görülen durumdur.

  • Tek ebeveynlik
  • Genç yaşta ebeveynlik (ergenlikte)
  • Alkolik, ilaç bağımlılığı, kişilik bozukluğu olan, İstenmeyen davranışlar sergileyen ve istismarcı ebeveynler
  • Terminal rahatsızlığı olan, akut sakatlık yaşayan veya kaza geçirmiş ebeveynler
  • Fiziksel veya mental rahatsızlığı olan çocuklar
  • İstenmeyen gebelikten doğma veya istenmeyen cinsiyette olma
  • Hiperaktif veya terminal hasta olan bebekler risk grubumuzu oluşturur.
Çocuk veya bebek ile ailesi gözlemlendiğinde en belirgin olarak çocuğun büyüme ve gelişmesinde ki gerilik farkedilebilir ya da bebeğe verilen uyarıcılar da (dokunma, konuşma, gibi) eksiklik veya dengesiz verilmesi, çocukla ilgili hayal kırıklığının sık sık ifade edilmesi, çocuk ihmali veya suistimali kanıtlarının olması bu tanıyı koymada ki belirleyici faktörlerimizdir.

Girişim Planlaması :

  1. Önceliğimiz bu durumu ve stres nedenlerini paylaşması için ebeveynlerin desteklenmesidir.
  2. Suistimalin şüphesi dahi mevcutsa mutlaka uygun kurumlara bildirilir.
  3. Çocuğun yaşa göre gereksinimleri (sosyal ve iletişim, gibi) ve yaşına göre davranışları konusunda aile bilgilendirilir.
  4. Çocuğun bakımına katılmaları konusunda ebeveynler cesaretlendirilir.
  5. Mümkünse çocuğun bakımı sırasında çocuğun yanında olması sağlanır ve rahatlatma işlemleri duyusal uyaranlar veya oyuncakla , konuşarak rahatlatma gibi davranışlar için rol oluşturulmaya çalışılır.
  6. Çocuğun sorunlu durumu veya davranışını aile ile değerlendirip tartışabilirsiniz.
  7. Göz teması kurma sağlanır ve ebeveynler bu konuda eğitilir.
  8. Aile gerekli görüldüğü takdirde danışmana, sosyal hizmetlere, çocuğun rahatsızlığına göre özel dernek veya kurumlara yönlendirilebilir.
  9. Çocuğun gelişimi ve konuşması için iletişimin ve sevginin önemi ve gerekliliğini anlatabilirsiniz. 
  10. Çocuğa uygulanan disiplin yöntemleri konusunda aile ile konuşunuz ve kaçınılması gerekenleri(aşırı şiddet, yüze sertçe vurmnak, gibi) söyleyiniz.
  11. Durumlarını tanımlama da kendi ifadelerini kullanmaları kendileri gibi olan aileler ile tanışmaları için uygun ortam geliştirilmesi sağlanabilir.




Otizm Spectrum Bozukluğu (ASD)

Otizm bir tür sosyal uyum bozukluğu olarak kendini gösteren iletişim becerilerinde , dili kullanmada gerilik veya farklılık ile devam eden bir grup hastalığın genel adıdır. 
Ruhsal hastalıklarla aynı belirtileri vermesine ve bir süre öyle tanımlanmasına rağmen ruhsal bir bozukluk olmadığı nörolojik temelli olduğu son yıllarda yapılan araştırmalarda gösterilmiştir.
Zaten Türkiye'de tanı konulabilmesi için ya Çocuk Ruh Hastalıkları Uzmanının ya da Çocuk Nöroloji Uzmanının muayene sonucu onay vermesi gerekmektedir.



Kalıcı Mesane Kateteri Bakımı

Üriner enfeksiyonların oluşmasını önlemek ve kateterin devamlılığını sağlamak bakım planımızın amacını oluşturmaktadır. Mesane kateterinin ve perinenin tanımlanması, idrar torbasının boşaltılmasını ve kateterin bakımını kapsayan ve 8 saatte bir tekrarlanan bir bakımdır.

Kalıcı mesane kateteri genelde mobilizasyon sıkıntısı olan, yatağa bağımlı hastalarda veya deri ve dokusunda bozulma eğilimi olan uzun süredir yatan ve diyabet gibi kronik rahatsızlığı olan hastalara uygulanır. Tabi ki travma hastaları da deri ve doku bütünlüğü açısından riskli grupta sayılabilir.

Mesane kateteri cerrahi aseptik teknik ile takılmalıdır. Steril eldiven kullanılmalı ve mümkünse asiste eden bir kişi daha olmalıdır çünkü tek başına steril kalmak ve malzemeyi açmak zor olabilir.

Mesane kateteri konusunda hasta ve refakatçisi bilgilendirilir.

  • Enfeksiyon belirti ve bulguları yanma , kaşınma gibi hastaya ve yakınına öğretilir.
  • Sondayı çekmemesi,
  • İdrar torbasını hemşireye haber vermeden kendilerinin boşaltmaması,
  • Sondanın giriş yerine dokunmaması
  • İdrar torbasını mesaneden daha yukarı kaldırmaması,
  • Üzerine yatarak idrar çıkışını engellememesi konularında uyarılır.
Drenaj setine her dokunuştan önce eller yıkanır.
İdrar torbası yere konulmaz, yatağın kenarına asılır ve yerden uzak tutulur. Ayrıca tüpün idrar çıkışına engel olacak şekilde kıvrılmamasına dikkat edilir.
Kateter giri yeri temizlenirken kateter ileri geri çekilerek hareket ettirilmez.


  1. Ellerinizi yıkayın.
  2. Malzemeleri tepsi içinde hasta başına götürün.
  3. Şuuru açıksa hastaya bilgi verin.
  4. Erkekse sırt üstü düz pozisyon, kadınsa dorsal rekümbent pozisyon verin.
  5. Klorheksidin veya sabunlu su ile kateter giriş yeri temizlenir.
  6. Kateterin çalışıp çalışmadığı kontrol edilir. 
  7. Kateter çalışıyorsa baldıra tespit için yapıştırılan flaster değiştirilir.
  8. Çıkış musluğu alkol bazlı bir dezenfektan veya alkol ile silindikten sonra idrar bir kaba akıtılır ve tekrar alkolle temizlenir.
  9. İdrar rengi ve özellikleri açısından gözlenir ve yapılan tüm işlem her işlem de olması gerektiği gibi kayıt altına alınır.


13 Temmuz 2015 Pazartesi

Hemşirelik ve Ek İş

Mutlak konumumuz itibariyle gerek Suriye gerek IŞİD gerekse savaş ve müdahele dedikoduları, seçim sonrası hükümetin bir türlü kurulamıyor olması ve belki de tüm bunların bir sonucu olarak ekonomik açıdan ülkece dar boğaza girmemiz küçücük evlerimize de yavaş yavaş yansımaya başladı. Her meslek grubunda olduğu gibi hemşireler de ek iş ve daha fazla para kazanma gibi yollara yönelmiş durumda. Gerçi bu yönelim bizim mesleğimiz için hep vardı. Aktif bir grup olunması ve esnek mesai saatleri nedeniyle çok zorlanılsa da kayıt dışı olsa da ek nöbetlere giden hemşireler mevcut. Özellikle gece çalışılan bir meslek olması özel hastanelerde ve özel hastalara nöbete gidilmesine neden olabiliyor.

Son yıllarda ise ek gelir getirebileceği düşünülen sertifika programları moda oldu. Formasyon alıp özel okullarda belirli saatlerde ders vermek , iş yeri hemşireliği sertifika programına gidip sorumlulukta alarak belirli sayıda ki çalışanı olan kurum veya kuruluşlarda iş yeri hemşireliği yapmak, aile danışmanlığı sertifika programı ile kendine aile danışmanı olarak yer açmak ve şimdi de atık yönetimi ile ilgili ders alıp benzin istasyonlarıyla anlaşmaktan bahsediyorlar. Bunlardan hangisi gelir getirir hangisi kurs merkezlerinin kursiyer kazanmak için şişirmesi iyi belirlemek lazım. Oturarak para kazanmak o kadar da kolay değil çünkü. 

Devlet memurlarının haftada on saat ders verme ve öğretmenlik yapma hakları bulunuyor. Nöbetlerden arta kalan zamanlarında özel okulları düşünebilirler hatta hafta sonları yaşlı ve hasta bakımından, anne eğitimine kadar belediyelerin veya halk eğitimlerin düzenlediği kurslarda öğretmenlik yapabilirler. Bunun için formasyon aramayan yerler de oldukça çok ve çalıştığınız kuruma da bildirmenize gerek yok.

İş yeri hemşireliği ise biraz uçuk gibi geliyor ya da şöyle ifade etmeliyim henüz iş yeri hekimliği oturmamışken bana soru işaretleri barındırıyormuş gibi geliyor. Tam zamanlı iş olarak yapmak kursa gittikten sonra belki mantıklı olabilir ama kurs merkezlerinin dediği gibi "ondan fazla çalışanı olan her kuruluş iş yeri hemşiresi bulundurmak mecburiyetinde" sözü iş yeri hekimliğinin bile yavaş yavaş oturmaya başladığı ülkemizde en azından kısa vadede pek gerçekçi gelmiyor. Çevremizde sorguladığımız bir çok iş yeri kuruluşların da iş yeri hemşiresi olmadığını söylüyor. Ayrıca mesuliyeti ve sorumluluğu da korkutucu. Her yerde olabilecek bir kaza iş yerinde gerçekleştiğinde iş kazası adını alıyor. Tabi ki önlem almamak, bir şey olmaz yaklaşımını kastetmiyorum hani ne kadar önlem alırsanız alın bazen olmadık şeyler olabilir ya işte onu kastediyorum. Tüm sorumluluk sizde olmasa da yine de riski diğerlerine göre biraz daha fazla deniliyor.

Aile danışmanlığı sertifika programı içinse yapılan açıklama şöyleydi Aile den Sorumlu Devlet Bakanlığı boşanmak isteyen her aileye boşanmadan önce bir aile danışmanına sevk ediyormuş ve kendi yerini açma şansı olan sertifika sahipleri kendi işlerinin de patronu olabilirlermiş. Söylenen bu fakat yine çevremden örnekler veriyorum sertifikayı alan çok yakın arkadaşlarım var ama henüz ne yer açan oldu ne de mesleğini değiştirebilen.

Şimdilerde ise atık yönetimiyle ilgili sertifika programından bahsediliyor. Özellikle benzin istasyonlarında bulundurulması mecburi olduğu ve beşe kadar benzin istasyonuna neredeyse bir maaş kadar bir fiyata kiralanabildiği söyleniyor. Yani ortalama 7.500 Lira. Bunlar sadece sertifikayı veren kurumlarında şişirmesi olabilir çünkü moda olan sertifika programıyla köşeyi dönen çevremde pek görmedim. Siz herhangi birine yazılmadan önce ince eleyip sık dokuyun çünkü bazıları sadece CV ye eklenen, çerçeveletip asılan programlar olabiliyor. Aman Dikkat!!!




9 Temmuz 2015 Perşembe

Hemşirelik ve Yara Bakımı

Yaranın tanılanması ve normal iyileşme süresi (7-10 gün) içerisinde iyileşmesi bizim amacımızı oluşturmalıdır. Yara tanılanırken eviserasyon durumu (iç organların dışarı çıkması) ve enfeksiyon da değerlendirilmelidir. Bu tanılama işlemi 24 saatte bir sürekli yapılmalıdır. Asepsiye çok fazla özen gösterilmeli ve yara mikroplardan korunmalıdır. Herhangi bir enfeksiyon belirtisinde yaradan kültür alınmalıdır. Vital bulgular düzenli olarak takip edilmelidir.

Hastanın diyeti de çok önemlidir. Yara iyileşmesini hızlandırmak için , protein, vitamin ve minarelce zengin gıdalardan oluşan bir diyet yemesi sağlanır. Özellikle kırmızı et protein bakımından zengindir ayrıca soya ürünleri , baklagiller ve fasulye bitkisel kaynaklı olup proteince zengin olan gıdalardır.


         Pansuman Arabası

Yara pansumanı % 0,9 NaCl ile , yara kenarları ise alkol içermeyen hipoalerjenik antiseptik solüsyonlarla yapılmalıdır. Özellik arz eden enfekte yaralar , ülserasyonlar , dekübitis , envantrasyon , evisserasyon gibi yaralara ıslak pansuman yapılabilir fakat normal şartlarda yara pansumanı kuru tutulur. Pansuman bölgesi gerğinden fazla açık tutulmaz ve hasta ve ailesi her konuda bilgilendirilir ve iyileşme sürecine katılımları sağlanmaya çalışılır.


Yara bakımında durumun kötüye gitmesine neden olabilecek bir takım riskli grupları vardır. Bunlar; 

  1. Hastanın kilolu olması yani obezite,
  2. Aşırı zayıflıkta yara durumunun kötüleşmesi için bir neden olabilir,
  3. Malign hastalıklar,
  4. Hasta yaşı,
  5. İlaç tedavisi ve beslenme durumu,
  6. Ameliyat tekniği ve süresi,
  7. Ayrıca özellikle diabet gibi bir kronik hastalığın varlığı risk faktörleri arasında sayılabilir.



  • Pansumana başlamadan önce eller cerrahi asepsiye uygun şekilde yıkanır.
  • Ağrı veren pansumanlardan yarım saat önce analjezik uygulanır.
  • Pansuman arabasını hasta yanına çekip hastaya insizyon bölgesine göre pozisyon verilmelidir.
  • Kirli pansuman bistüri veya makas yardımı ile açıldıktan sonra yaradan uzaklaştırılır.
  • İnsizyon bölgesi veya yara sızıntı , enfeksiyon , koku ve görüntü bakımından değerlendirilir.
  • Steril uygun bir alet ve steril eldiven ile pansumana başlanılır.
  • Steril uygun aletle alınan tampona (kare gaz) povidon iyot iyice emdirilir ve yara kenarları temizden kirliye doğru tek bir hareketle silinir.
  • Yine steril uygun alet ile bu sefer temizden kirliye doğru yara ya da insizyon yeri kurulanır.
  • Komplikasyonlar gözlenir.
  • Yaranın üzerine konulan tampon hipoalerjenik flaster ile sabitlenir.
  • Yara bölgesine göre dolaşımı bozmayacak şekilde kayma veya açılma olmaması için sargı bezi ya da elastik bandaj kullanılabilir.
  • Edinilen tüm veriler ve vital bulgular mutlaka kaydedilir.
  • Gözlenen durumlar veya komplikasyonlar gerekli önlemler için ekip üyeleriyle paylaşılmalıdır.
  • İşlem sırasında hasta mahremiyetine özen gösterilir perde , paravan veya odayı pansuman esnasında boşaltmak uygun olabilir.


7 Temmuz 2015 Salı

Sağlık Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavı

2015 Yılının Haziran Ayında gerçekleştirilen Görevde Yükselme Sınavı uzun bir aranın ardından yapıldı. 4 yıl gibi bir süre sonra yeniden yapılan sınav da kariyer basamakların da tırmanmayı bekleyen personeller yanında eğitim ile farklı branşlarda diploma edinenler de ter döktü. 

Sınavın uzun yıllar sonunda tekrar düzenleneceği duyulunca sağlık personellerinde bir heyecan oldu fakat aslında sınav hemşirelik gibi mesleki bir memurluktan çok idari yapılarda çalışan düz memurları daha çok enterese ediyordu çünkü başhemşirelik ya da yardımcılığı gibi pozisyonlarda düzenlenmiyordu. Zaten bu konuda hali hazırda devam eden bir karmaşa da söz konusu kamu hastaneler birliğine geçildikten sonra başhemşirelik makamı kaldırılıp yerine sağlık bakım hizmetleri müdürlüğü getirilmişti ve hastaneleri Ceo lar yönetiyordu (söylenildiği gibi profesyonel yöneticiden çok yine doktorlar bu görevi yönetiyorlardı. Tabi aldığımız son duyumlara göre sistem başarısız olduğu için yine değiştiriliyormuş ama yine de sınavda açılan ve belirli şartlara bağlanan şube müdürlüğü ve şeflik gibi kadrolarda mevcut.

Sınavda soru çıkacağı söylenen konular şu şekilde;


  1. Türkçe ve Dil Bilgisi
  2. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
  3. Genel Kültür
  4. T.C. Anayasası
  5. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu
  6. 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
  7. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
  8. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu
  9. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
  10. 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu
  11. 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu
  12. Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik
  13. Taşınır Mal Yönetmeliği
  14. Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve usuller Hakkında Yönetmelik
  15. Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmelik
  16. Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik
  17. 3046 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı KHK ile 13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakkanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında KHK'nin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirlmesi Hakkında 202 Sayılı KHK'nin Değiştirilerek Kabulü hakkında Kanun
  18. 28/06/1978 Tarihli Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı İle Yürürlüğe Konulmuş Usul ve Esaslar
  19. 5176 Sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
  20. 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
  21. 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu
  22. 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu
  23. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği
  24. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği
  25. Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik
  26. Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı İdari ve Hizmet Birimleri Kadro Standartları Yönetmeliği
  27. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Taşra Teşkilatı Hizmet Birimlerinin Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları ile Kadro Standartları Hakkında Yönerge
  28. 4924 Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması Hakkında Kanun
  29. 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu
  30. 209 Sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme(Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun
  31. Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
  32. Sağlık Bakanlığı Bağlı Kuruluşları Hizmet Birimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
  33. Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik
  34. Özel Hastaneler Yönetmeliği
  35. Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği                                                                                                                                                                                          Şube Müdürlüğü İçin Özel Konular
  36. 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu
  37. 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu
  38. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
  39. 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun
  40. 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun
  41. Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği
  42. 5258 Sayılı Aile Hekimliği Kanunu
  43. 6283 Sayılı Hemşirelik Kanunu
  44. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları 4924 Sayılı Kanuna Tabi Sözleşmeli Sağlık Personeli Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği
  45. Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Şeflik İçin Özel Konular
  46. 3071 Sayılı Dilekçe Kanunu
  47. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Merkez ve Taşra Teşkilatı Usul ve Esasları Hakkında Yönerge
  48. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Kadro Standartları Hakkında Yönerge

5 Temmuz 2015 Pazar

Yönetim Kandırma Sanatı mıdır?

Bir amaca ulaşabilmek için kaynakları kontrollü , uyumlu ve etkin bir şekilde kullanmaya yönelik karar alma ve uygulama süreci olarak tanımlanan yönetim , günümüzde belirtilen amaca ulaşmak için her yolu denemek olarak algılanabiliyor.Yöneticiler altlarında çalışanların en basit haklarını bile öğrenmelerinden ve istemelerinden rahatsız görünüyorlar. Haklarını bilen personeller sorunlu olarak afişe edilebiliyor. Bazen verdikleri mücadele kendi mesai arkadaşları tarafından bile sanki ortak bir hak arama ortada yok gibi kavgacı ve sorunlu olarak nitelenebiliyorlar.

Belki de yönetim bilimi doğası gereği insanları sınıflandırma ve yönlendirmeyi de içeriyor öyle ki bazı yönetim bilimcilere göre siyaset ile eşanlamlı görülüyor. Modern dünyada faydacılık ve çıkar felsefiyle yani pragmatizm ile birleştiğinde insanların zaaflarını yönetmek anlamı da yükleniyor. Çalışanlarda ise bu durum geç farkındalık yaratsa bile güven duygusunun yitirilmesine neden olabiliyor. Uzun vadede kaybedilen güven yöneticilere ağır bedeller olarak yansıyabiliyor. Giderek daha bireysel düşünen çalışanların çoğu zaman kurum çıkarlarını göz ardı etmeler ve bir nevi "İçimizdeki İrlandalı" gibi davranmalarının altında bu yitirilmişlik yatabiliyor.

Tıpkı toplumların siyasi darbelere verdiği geç tepkiler gibi günü kurtaran yöneticiler bazen ulusların dünya algısını değiştirmiş olabiliyor.

Bir çok işin doğasında bir takım gereklilikler yatarken emir vermekte belki de yönetimin doğasında var fakat bu bazen kişisel egoyla bütünleşip karşı tarafın kendini değersiz hissetmesine neden olabiliyor. Bu da motivasyonu olmayan çalışanlar demek.

Tabi yöneticilerin olmadığı , herkesinkafasına göre yaşadığı bir karmaşa ortamını düşlemiyorum ama herkes kendini sorgulamalı.

4 Temmuz 2015 Cumartesi

Preoperatif Hasta Hazırlama (Ameliyat Öncesi)

Hastanın operasyona doğru ve tam olarak hazırlanması sağlanarak komplikasyonları önlemeye çalışmak bu bakım planında amacımızı oluşturmaktadır.  Hasta dosyası inceleme şansınız olduysa genelde hastanelerin bu konuda hazırladıkları formlarında kapsadığı gibi bu hazırlama dönemi ameliyattan bir gün önceyi , ameliyat akşamını ve operasyona gönderilme sürecini kapsar.

  • Hastaya güven vermek ve onunla iyi bir iletişim kurmak zaten her bakımın temelini oluşturduğu gibi burada da temelimizi oluşturur.
  • Hasta ameliyat süreci , tabi tutulacağı işlemler ve komplikasyonları yönünden bilgilendirilir.
  • Hastanın rutin tetkikleri (hemogram , biyokimya , koagülasyon , kan grubu ve özellikle kan yoluyla bulaşan hastalıklar hakkında bize bilgi veren seroloji) ve anestezi onamının olup olmadığı değerlendirilir. Yoksa anestezi hazırlığı yapılır.
  • İlaçlarının kontrolü yapılır ve özellikle son 10 gün içinde aspirin , coumadin ,... gibi bir kan sulandırıcı alıp almadığı sorulur. Aldıysa anestezi ve operasyonu gerçekleştirecek hekime bilgi verilir.
  • Solunum ve öksürük egzersizleri öğretilir , akciğerlerindeki sekresyonları atabilmesi için (doktorunun aksi bir isteği olmazsa) mobilizasyonun (yürüyüş yapma) onun için çok önemli olduğu vurgulanır.
  • Vücud hijyeni sağlanır mümkünse ameliyattan önceki akşam duş alması önerilir.
  • Gece 12'den sonra Oruç gibi aç ve susuz kalması gerektiği bağırsak temizliği ve aspirasyon riski açısından çok önemli olduğu belirtilir.
  • Ameliyat bölgesinin traşı kontrol edilir.
  • Vital (hayati) bulguları alınır ve kaydedilir.
  • Protezleri (özellikle takma diş teyit edilir) ,  yüzük , küpe , toka gibi eşyaları çıkarılır.
  • Ameliyat önlüğü giydirilir ve saçları bone içine alınır.
  • Ameliyathaneye transporter ve hemşire eşliğinde transferi sağlanır.

2 Temmuz 2015 Perşembe

Vücut Isısı Ölçüm Protokolü

Bireyin vücut ısısını doğru ve uygun yöntemle belirlemek bu bakım planının amacını oluşturur.

  • Her hastaya ayrı derce veya prob kullanılır.
  • Yoğun bakım hastalarında ısı takibi , özel ısı probu ile monitörden sürekli yapılır.
  • Rektal yolla ısı ölçümü özel durumlarda kullanılır.
  • Çocuklarda cıvalı cam derece ile oral ölçüm yapılmaz.
  • Cıvalı derece kırıldığında toksik etkisinden dolayı hayati önem taşır ve ek önlemler gerektirir. Bunlar dercenin kırıldığı alanın derhal boşaltılması ve havalandırmaların kapatılıp camların açılmasını kapsar. Cıvayı temizleyecek kişi eldiven ve maske kullanır.
  • Aksiller ölçümde koltuk altı terliyse peçeteyle kurulanır ve 1-2 dakika beklendikten sonra ölçüm yapılır.
  • Oral ölçümden 20-30 dakika öncesinden sıcak veya soğuk gıda alınmaz.
  • Rektal yolla ölçümde derece anüsten içeriye 2,5-3,5 cm kadar ve yavaşça itilir.
  • Bilinçsiz hastalarda ölçüm süresince derece elle desteklenir.
  • Ölçüm sonucu bulunan değer ölçüm yolu belirtilerek derece kağıdına kayıt edilir.
  • Timpanik ölçümde hasta yatıyorsa üzerine yattığı kulaktan ölçüm yapılmaz. Kulakta enfeksiyon varsa , enfeksiyonlu kulaktan ölçüm yapılmaz. Ölçüm cihazının prob takılan kısmı temizlenir. Cihazın kalibrasyonu yapılmış olmalıdır.
  • Vücut ısısının ölçüm yerine göre normal değer ve ölçüm süreleri;

  1. Axiller 5-10 dakika 35-37
  2. Oral 3-5 dakika 35-37,8
  3. Timpanik 1-2 saniye Orale eşdeğer
  4. Rektal 2-4 dakika 35,5-38,8

Hemşirelik Tanısı : Hipertermi

Dışsal nedenler ile vücut ısısının oral olarak 37,8 ya da rektal olarak 38,8 santigrat dereceden daha çok yükselen veya bu riski taşıyan bireydeki durumdur. Ateşe bağlı olarak deride kızarıklık , solunum derinliğinde artma , titreme , tüylerin dik dik olması sıcaklık ya da üşüme hissi , kırıklık , yorgunluk , terleme , halsizlik ve iştah kaybı da görülebilir.
Ateşin yükselme nedenleri aşırı kilo ve dehidratasyon , ağır aktivitede yetersiz hidrasyona bağlı sıcağa ve güneşe maruz kalmaya bağlı olabilir.
Bu bakım planında ki amacımız kişinin normal vücut ısısını yakalayıp sürdürebilmesidir.

  • Dehidratasyonun önüne geçebilmek için yüklenme sorunu yani kalp ve böbrek rahatsızlığı yoksa günde en az 2000 ml sıvı tüketmesi sağlanır.
  • Aldığı ve çıkardığı izlenir.
  • Vücudunda ki giysiler ve yatak örtülerinin çevreye uygun olup olamdığı değerlendirilir.
  • Sıcak hava ve egzersiz sırasında sıvı alımının önemi öğretilir.
  • Sıcak havalarda alkol , kafein ve ağır yemeklerden kaçınmanın gereği anlatılır.
  • Bol giysi giymenin , şapka ve şemsiye taşımanın önemi anlatılır.
  • Saat öğlen 11 ve 14 arasının güneş açısından kritik saatler olduğu ve bu saatler de dışarıda aktivite de bulunmanın sakıncaları anlatılır.
  • Sıcak havalarda sabun kullanmadan ılık suda duş alınabileceği öğretilir.
  • Hiperterminin belirtileri öğretilir.
  1. Deride kızarıklık 
  2. Baş ağrısı
  3. Yorgunluk-bitkinlik
  4. İştah Kaybı



Ateş Tipi Değerlendirmeleri

Vücudun enfeksiyonlar durumunda kan akımını artırarak enfeksiyon kaynağı ile savaşabilmesi için nötrofil ve diğer kan hücrelerini enfekte bölgeye yönlendiren  bir savunma mekanizması olarak kullandığı ve enfeksiyonun en belirgin belirtilerinden sayılan ateş çeşitleri ve sıklıkla hangi hastalıklarda görüldükleri aşağıda verilmiştir.

Febris continue (devamlı ateş):
Sabah akşam ısı farkı 1 santigrat dereceden azdır , küçük varyasyonlar dışında dalgalanma göstermeden günlerce veya haftalarca sürer. Ateş bir süreklilik arz eder ve tifo , bruselloz , infektif endokardit (kalp zarı iltihabı) , psittakoz (papağan ateşi olarak biline hastalık) , Kawasaki hastalığı (genelde 5 yaş altı çocuklarında görülen bir çeşit vaskülit) , kızıl ve hipotalamik ateş tablolarında görülür.

Febris intermittent (aralıklı ateş):
Sabah akşam ısı farkı 1 santigrat dereceden fazladır ve arada ise normale iner. Sirkadiyen ritm abartılı bir şekilde sürdürülür , eğer bu varyasyonlar daha abartılı olarak ortaya çıkarsa hektik (septik) ateşten söz edilir.İntermittan ateş için en iyi örnek sıtmadır.

Febris remittent (bacaklı ateş):
Sabah akşam ısı farkı 1 santigrat dereceden fazladır ancak en düşük düzeyinde bile normale inmez ve tüberküloz , lejyoner ve falsiporum malarya'da gözlemlenebilir.

Febris Recurrente (tekrarlayan ateş):
Birdenbire ortaya çıkar ve 3-5 gün sürdükten sonra yine birdenbire düşer. Bir süre normal seyreder , tekrar yükselir ve bu şekilde nöbetler halinde sürer. En iyi örneği barrelia infeksiyonlarıdır ayrıca sarı humma , fare ısırığı hastalığı ve kimi sıtma olgularında da gözlemlenebilir.

Febris ondulant (dalgalı ateş):
Ateş yavaş yükselir. Birkaç gün yüksek kaldıktan sonr yavaş yavaş iner. birkaç gün normal kaldıktan sonra ısı yine yavaş olarak yükselmeye başlar ve 5-6 günde pikini yapar. Bu dalgalanma haftalarca sürer. Hodgin hastalığı ve bruselloz buna örnek verilebilir.

Subfebril ateş:
37-37.7 arasındaki ısılar için kullanılan bir terimdir.

Hemşirelik Tanıları: Ventilatörden Ayrılmaya Disfonksiyonel Tepki


Mekanik ventilatörün yani solunum destek cihazının destek düzeyinin düşürülmesine veya sonlandırılmasına adapte olunamaması ve ayrılmaya tepki oluşması durumudur.
İlerleyici bir durum olarak karşımıza çıkan bu tanının tanımlayıcı özellikleri hafif , orta ve şiddetli olmak üzere üç düzeyde açıklanır. Huzursuzluk , solunum hızında hafif artış , oksijen gerksininminde artma , solunumda rahatsızlık , yorgunluk , sıcaklık duyduğunun ifade edilmesi , makinenin iyi çalışmadığından şüphe etme ve sorgulama , solunuma yoğunlaşmada artış olması hafif belirtiler arasında sayılabilir. Kan basıncında hafif artma , kalp hızında hafif artma , solunum hızında hafif artma , aktivitelerde aşırı çaba gösterme , koopere olamama , endişe , terleme , gözlerde genişleme , oskültasyon hava girişinin az duyulması , solukluk ve siyanoz orta düzeydeki belirtileri kapsar. Ajitasyon , arteriel kan gazlarında belirgin bozulmalar , hızlı yüzeyel solunum , paradoksisal abdominal solunum , rasgele düzensiz solunum sesleri , aşırı terleme , siyanoz , solunumun ventilatörle koordine olamaması ise şiddetli tanımlayıcı özelliklerdendir.
Bu bakım planımızın amacı , kişinin ekstübe (tüpsüz) durumda kalmasını sağlamak veya bir sonraki ventilatörden ayırma denemesine yönelik olumlu tutum göstermesinin sağlanmasıdır.

  •  Önceliğimiz başarısızlığa neden olan faktörlerin değerlendirilmesi olacaktır. Bunlar kendine güven eksikliği , kişinin kendine duyduğu öz saygı , olumsuz duygusal durumlar , aileden veya çevreden gelen istenmedik tepkiler , fazla aktivite gerektiren durumlarla karşı karşıya kalma , yeteri kadar rahat olunmaması gibi etmenlerden kaynaklanmış olabilir.
  • Bireyin ventilatörden ayrılmaya hazır olduğu en uygun durum tanımlanmaya çalışılır. Bunlar solunum hızının dakikada 30 solunumdan az olması , solunum kaslarının yeteri kadar güçlü olması , dinamik ve statik basınçların düşük olması , dinlenilmiş ve rahat olunması ve istekliliktir.
  • Ayırma süreci bireye anlatılır.
  • Ayırma sürecinde bireyin rolü açıklanır.
  • Anksiyete ve yorgunluk sürekli izlenir ve etkileri azaltılmaya çalışılır.
  • Güven dolu bir ortam yaratılmaya çalışılır.
  • Dinlenme ve gevşemesi için yeterli zaman sağlamak üzere gereken aktiviteler ve gevşeme egzersizleri yaptırılır.
  • Denemeye kişi dinlenmiş durumdayken yani mümkünse bir gece uykusundan sonra sabah saatlerinde başlanılır.


23 Haziran 2015 Salı

Sağlık Meslek Liseleri Sorunsalı

2014-2015 Eğitim Öğretim yılıyla birlikte ortaöğretim düzeyindeki mesleki eğitim veren bütün okullarda olduğu gibi Sağlık Meslek Liselerinde de köklü değişikliklere gidildi. Tabi mesleki eğitimdeki bu değişimler belki de en çok Sağlık Meslek Liselerini etkiledi. Artık isimleri Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri olarak değiştirilen Sağlık Mesleklerden mezun olanlar ebe , hemşire ve sağlık memuru gibi unvanlara sahip olamayacaklar. Bunun yerine ebe yardımcılığı , hemşire yardımcılığı ve sağlık teknisyenliği bölümlerinden mezun olabilecekler. Bu kadrolar atamalarda açılıp eleman alınacak mı henüz bir netlik yok.

Mesleki gelişim ve lisans mecburiyeti gösterilse de altında yatan gizli nedenin bu liselere talebin artması , işsizliğin ertelenmesi gibi şeyler olduğunu savunanlarda var. Gerekçe ne olursa olsun bu köklü değişiklikler öğrencileri açısından bir takım dezavantajları beraberinde getirdi. Bunlardan biri de şuan ki uygulamaya alışmış sağlık çalışanlarının müfredatı değişmiş olan sağlık lisesi öğrencilerine görevi olmayan ve kendilerine öğretilmeyen işleri yaptırmaya çalışmaları olacak gibi görünüyor. Damaryolu açmanın öğretilmediği bir hemşire yardımcılığı öğrencisinden staja gittiğinde muhtemelen eski sisteme alışmış hemşireler tarafından bu işi yapması beklenecek ve istenecek. Bu durum büyük bir sorunu beraberinde getirecek. Yine uygulama alanlarında daha önceden olmayan mesleklerin türemesi iş paylaşımı açışından sorunlara neden olacak. Zaten hastanelerde bu hep kavgalara neden olurken şimdi kavgalarda artış olacak gibi duruyor.

Bu ve daha bir sürü sorun Sağlık Meslek Liseleri'ni bekliyor gibi tabi tüm bunlar birer öngörü. Umudumuz daha az sorun ve kaliteli eğitim.

HEMŞİRELİK TANISI:DİSSUSE (KULLANMAMA) SENDROMU

Tedavi nedeniyle ya da zorunlu bir kas-iskelet sistemi hareketsizliği sonucu olarak vücutta zamanla daha fazla kötüleşme olması ya da bu riskin olduğu bireylerdeki durumdur. İmmobil bireylerde bu tanının yanında diğer tanılarda sıklıkla kullanılırlar fakat bu tanı kullanılmaya devam etmelidir ki vücutta kalıcı ve ilerleyici bozulmalar olmasın.

Amaç: Birey immobilitenin yaratabileceği ilişkili rahatsızlıkları yaşamayacaktır.

Genel Girişimler:

  •  Kişinin en fazla iki saatte bir pozisyon değiştirmesi sağlanır ve bu konuda cesaretlendirilir.
  • Saatte beş kez derin solunum ve kontrollü öksürük egzersizi yaptırılır.
  • Basınç ülserlerini önlemek için; basınç bölgelerini daha fazla rahatlatacak bir pozisyon değiştirme programı kullanılır.Destekleyici yastıklar kullanabilirsiniz. Yatak mümkün olduğu kadar düz yapılır ya da havalı yatak tercih edilir. 
  • Kalp veya solunum hastalığı yoksa extremiteler kalp seviyesinden yukarıda tutularak elevasyon sağlanır.
  • Bol sıvı alımı (2000 ml den fazla) sağlanır.
  • Her pozisyon değişiminde eritem , kızarıklık ve soyulma değerlendirilir.
  • Kişi kendini ifade etmesi konusunda desteklenir.
  • ROM egzersizleri yaptırılır.
  • Günde en az üç kez akciğerler dinlenerek değerlendirilir.
  • Kişinin kabız olmasını önleyici bir diyet uygulanması sağlanılır.
  • Kızarık bölgelere kesinlikle masaj yapılmaz.
  • Fiziksel rahatlığın sağlandığından emin olunulur.


NANDA (Kuzey Amerikan Hemşirelik Tanıları Birliği)

Hemşirelik Bölümünü yeni bitiren hemşire adaylarına iş mülakatlarında yöneltilen oldukça ilginç sorulardan biridir: NANDA Kimdir? Aslında ilginç olduğu kadar komik bir sorudur da çünkü Nanda bir kişi değil bir kurumun adıdır (Tabi bu ismi taşıyan aktrislerde var fakat hemşirelik ile pek ilgileri olduğu söylenemez.). Bu soruyla adayın kendi mesleği konusunda farkındalığını  ve vizyonunu sorgulamak amaçlanır. North American Nursing Diagnosis Association (NANDA) , Kuzey Amerikan Hemşirelik Tanıları Birliği 1973'ten beri hemşirelik tanılarını geliştirme ve sınıflama çalışmalarını kesintisiz sürdüren öncü bir kuruluştur. Resmi kuruluş tarihi 1982 olarak geçmektedir ama hikaye 1973'te başlamıştır.

Günümüzde uluslararası bir kuruluş haline gelerek NANDA International adını almıştır. 1987 yılında hemşire teorisyenlerinin çalışmalarını temel alarak Taksonomi I 'i yayınlamıştır. Her iki yılda bir kongreler düzenlenmiş ve yeniliklerle birlikte yeni çerçevelerde öne sürülmüştür. 1998 yılında ki 13. NANDA Kongresi'nde sınıflandırmaya bir alan eklenmiş bir alan da iki ayrı alan haline getirilmiştir. Tabi bazı alanlara da yeni adlandırmalar yapılmıştır. Böylece günümüzde kullandığımız Taksonomi II ortaya çıkarılmıştır. Yapısal üç düzeyin bulunduğu Taksonomi II 'de 167 tanı (nursing diagnosis) , 46 sınıf (class) , 13 fonksiyonel sağlık örüntüsü (domain) bulunmaktadır. ilerleyen yıllarda yapılan eklemelerle tanı syaısı 216 'ya , sınıf sayısı da 47'ye çıkarılmıştır.

Taksonomi II yapısının yedi ekseni mevcuttur. Tanısal kavram , zaman , bakım birimi , yaş , sağlık durumu , tanımlayıcılar ve topoloji olarak adlandırılan bölüm , alan veya vücut bölgesinin kastedildiği eksen olmak üzere yedi eksen bu şekilde verilmiştir. 
Ben bu yazıyı yazarken ve siz okurken de dahil olmak üzere Nanda çalışmalarına aralıksız devam etmektedir.  Ülkemizin insanlarının da bu bilime katkıda bulunması dileğiyle.

20 Haziran 2015 Cumartesi

Nasıl Hemşire Olunur?

Nasıl Hemşire Olunur?

Hemşirelik mesleği 2014-2015 eğitim öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın mesleki ve teknik eğitimi yeniden yapılandırması nedeniyle sadece üniversite mezunlarının (lisans 4 yıllık) yapabildiği bir işe dönüştürülmüştür. Bu meslek adına olumlu olsa da sağlık meslek liselerindeki öğrenciler için ve hastanelerde ve diğer uygulama alanlarında yardımcı hemşire gibi bir kavram ortaya çıkması ile kısa vadede sorunlara yol açacak bir uygulama gibi görünüyor. Neyse ki sağlık meslek liselerinden üniversitelerin ilgili bölümlerine meslek liselerine tanınan haklar nedeniyle sınavsız geçilebilmekte. Hemşire olabilmek için eskiden düz lise tabir edilen şimdilerde ise anadolu , fen , sosyal bilimler , özel ve başka adlarla da anılabilen liselerin herhangi birinden mezun olmuş olabilirsiniz. Üniversite sınavında hemşirelik bölümüne yetecek  kadar puan alındıysa tercihte bulunulabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yukarıda bahsettiğim genelgesi ile sağlık meslek liselerinin isimleri de  mesleki ve teknik Anadolu liseleri olarak değiştirildi. Sağlık meslek liselerini dışarıdan okumaya imkan yok ve artık hemşire yardımcılığı , ebe yardımcılığı ve sağlık teknisyenliği bölümleri öğrenci kabul etmekte. Önlisans (2 yıllık) bölümlere sınavsız geçiş hakkı 2015 yılı itibari ile hala devam ediyor. Tabi yerleştirme şartları var ve mezuniyet yılı , tercih edilen üniversiteyle aynı ilde olmak ve diploma notu gibi sıralama ve öncelik koşulları mevcut. Tabi bu önlisans(2 yıllık) bölümleri bitirdikten sonra da hemşire ünvanı alınamıyor çünkü bu bölümler anestezi , çevre sağlığı , ameliyathane hizmetleri , diyaliz gibi daha spesifik bölümler. Hemşire ünvanı ise lisans(4 yıllık) mezunlarına verilen bir hak ve daha genel bir kapsam. Hastanenin her yerinde çalışılabilecek şekilde bir yetiştirme programı ve daha genel bir çalışma alanı var.
Hemşire Bankosu

Tüm bu aşamaları geçip üniversitelerin hemşirelik bölümlerinden mezun olunduğu takdirde iş bulma imkanları gerek özellerde gerek devlet kurumlarında oldukça iyi. Bununla birlikte çalışma şartları yine devlet kurumlarında da özellerde de oldukça zorlu. Sadece bayram tatillerinde izin sırasının gelmesi ve haftasonu izinli olabilmenin sevinci bile az görülen durumlar haline gelebiliyor desem biraz fikir sahibi olursunuz belki. Birde sağlık çalışanlarına uygulanan darp olayları ve hakaretler işin başlı başına stresindense hiç bahsetmeyelim bunun için oldukça uzun yazılar yazabiliriz çünkü. Yine de Kutsal Bir meslek yıpratıcı olsa da bölüm seçerken sizde benim gibi önce iş bulma ve kendi ayaklarınız üzerinde durma eğilimindeyseniz ve gerçekten bu işi seviyorsanız sadece iş değil aynı zamanda kendinizi geliştirebileceğiniz vizyonu olan bir meslek. Şimdiden kolay gelsin.